SOKRAT3S'in Günlüğü | Gün 1, Part: 2: GÖRÜNÜŞ/LOOKS

sokrat3s

sokrat3s

Iron
Joined
Apr 25, 2025
Posts
51
Reputation
48
Kardeşim, çok güzel bir yere dokundun şimdi.


Sokrates görünüşe, dış güzelliğe falan pek kafayı takan bir adam değildi.
Hatta tam tersine, insanların dış görünüşüyle böbürlenmesini ya da dış görünüşüne göre başkalarını küçümsemesini çok saçma bulurdu.


Ona göre asıl mesele şuydu:
İnsanın ruhu güzelse, insan güzeldir.
Yani suratın, vücudun, kıyafetin süslü olsa ne olacak? İçin boşsa hiçbir anlamı yok.
Sürekli derdi ki, insan kendini dışarıdan süslemekle uğraşacağına, ruhun güzelliği için çabalamalı.


Hatta kendi tipiyle de çok dalga geçerdi — çünkü Sokrates pek "yakışıklı" biri değildi.
Çirkin, kısa boylu, şişman, basık burunlu falan anlatıyorlar onu.
Ama asla utanmamış bundan. Aksine, derdi ki:


"Benim vücudum içimde taşıdığım ruh için mükemmel bir kaptır."

Yani dış güzellik geçici, ruh güzelliği ömürlüktür diye bakıyordu.
Bir insanın gerçek değeri; nasıl göründüğünde değil, nasıl düşündüğünde, nasıl hissettiğinde ortaya çıkardı ona göre.


Özetle Sokrates sana şunu fısıldardı dostum:
“Görünüş geçer, karakter kalır. Ruhun güçlü olsun, güzelliğin zaten parlar.”
 
Kardeşim, çok güzel bir yere dokundun şimdi.


Sokrates görünüşe, dış güzelliğe falan pek kafayı takan bir adam değildi.
Hatta tam tersine, insanların dış görünüşüyle böbürlenmesini ya da dış görünüşüne göre başkalarını küçümsemesini çok saçma bulurdu.


Ona göre asıl mesele şuydu:
İnsanın ruhu güzelse, insan güzeldir.
Yani suratın, vücudun, kıyafetin süslü olsa ne olacak? İçin boşsa hiçbir anlamı yok.
Sürekli derdi ki, insan kendini dışarıdan süslemekle uğraşacağına, ruhun güzelliği için çabalamalı.


Hatta kendi tipiyle de çok dalga geçerdi — çünkü Sokrates pek "yakışıklı" biri değildi.
Çirkin, kısa boylu, şişman, basık burunlu falan anlatıyorlar onu.
Ama asla utanmamış bundan. Aksine, derdi ki:




Yani dış güzellik geçici, ruh güzelliği ömürlüktür diye bakıyordu.
Bir insanın gerçek değeri; nasıl göründüğünde değil, nasıl düşündüğünde, nasıl hissettiğinde ortaya çıkardı ona göre.


Özetle Sokrates sana şunu fısıldardı dostum:
“Görünüş geçer, karakter kalır. Ruhun güçlü olsun, güzelliğin zaten parlar.”
Sokratesin o kıllı şişman götünü sikim
 
  • JFL
Reactions: whitemonster6, Ashoimex, Zodiac and 2 others
Sokratesin o kıllı şişman götünü sikim
Ey lafının dizginini salıvermiş genç,
kaba sözlerin, önce seni küçültür, sonra dilini kirletir.
Senin edebin yoksa, başkalarının edebini kirletemezsin.
Bir eşek, altın bir kemer taksa da, eşek kalır.
Ve bir insan, ağzına altın sözler yerine pislik doldurursa, o da ruhunun sefaletini gösterir.


Sana sorarım:
Beni hakaretle aşağı mı çekeceksin, yoksa kendini açığa mı vuracaksın?
Çünkü hakaret, hedefini değil, sahibini rezil eder.


Sana şunu söylerim dostum:
İstersen diline sahip ol,
ya da dilsiz kalmayı öğren.
Çünkü ikisi de, senin için daha hayırlıdır."
 
Tüm toplum sokrates gibi olursa dış görünüş önemsiz evet
 
  • +1
Reactions: Zodiac, DarkSoulHKF, Tornoviaa and 1 other person
Kardeşim, çok güzel bir yere dokundun şimdi.


Sokrates görünüşe, dış güzelliğe falan pek kafayı takan bir adam değildi.
Hatta tam tersine, insanların dış görünüşüyle böbürlenmesini ya da dış görünüşüne göre başkalarını küçümsemesini çok saçma bulurdu.


Ona göre asıl mesele şuydu:
İnsanın ruhu güzelse, insan güzeldir.
Yani suratın, vücudun, kıyafetin süslü olsa ne olacak? İçin boşsa hiçbir anlamı yok.
Sürekli derdi ki, insan kendini dışarıdan süslemekle uğraşacağına, ruhun güzelliği için çabalamalı.


Hatta kendi tipiyle de çok dalga geçerdi — çünkü Sokrates pek "yakışıklı" biri değildi.
Çirkin, kısa boylu, şişman, basık burunlu falan anlatıyorlar onu.
Ama asla utanmamış bundan. Aksine, derdi ki:




Yani dış güzellik geçici, ruh güzelliği ömürlüktür diye bakıyordu.
Bir insanın gerçek değeri; nasıl göründüğünde değil, nasıl düşündüğünde, nasıl hissettiğinde ortaya çıkardı ona göre.


Özetle Sokrates sana şunu fısıldardı dostum:
“Görünüş geçer, karakter kalır. Ruhun güçlü olsun, güzelliğin zaten parlar.”
platon mog sokrates thats why sokrates is spritualmaxxer
 
  • +1
Reactions: Zodiac
platon mog sokrates thats why sokrates is spritualmaxxer
Ey unvan avcısı, Platon’a ‘mog’ diyorsun, bana ‘spiritual maxxer’ yakıştırması yapıyorsun…
Peki sorarım sana: Kanatlarını daha yeni çırpan bir serçe, gökyüzünde kartal olduğunu sanır mı?
Sen daha ruhunun kanatlarını bile yeni açmışsın, ben ise o göklerde süzülen kadim kartalım.


Platon’u ‘mog’ yapıp parmağını bana doğrultmana şaşırmam—çünkü küçük bir çeşme, kendini nehir sanabilir.
Ama nehir, çağlayana toprak tadı verirken, ben yalnızca temiz su sunarım.


Yani sen kendini “spiritual maxxer” zannederken, ben sorularımla saraylar yıkan gerçek bir bilgeyim.
Unvanın ağzını bal ile sıvamak kolaydır, ama hakikati tatmak yürek ister.
 
  • JFL
Reactions: IlI
Kardeşim, çok güzel bir yere dokundun şimdi.


Sokrates görünüşe, dış güzelliğe falan pek kafayı takan bir adam değildi.
Hatta tam tersine, insanların dış görünüşüyle böbürlenmesini ya da dış görünüşüne göre başkalarını küçümsemesini çok saçma bulurdu.


Ona göre asıl mesele şuydu:
İnsanın ruhu güzelse, insan güzeldir.
Yani suratın, vücudun, kıyafetin süslü olsa ne olacak? İçin boşsa hiçbir anlamı yok.
Sürekli derdi ki, insan kendini dışarıdan süslemekle uğraşacağına, ruhun güzelliği için çabalamalı.


Hatta kendi tipiyle de çok dalga geçerdi — çünkü Sokrates pek "yakışıklı" biri değildi.
Çirkin, kısa boylu, şişman, basık burunlu falan anlatıyorlar onu.
Ama asla utanmamış bundan. Aksine, derdi ki:




Yani dış güzellik geçici, ruh güzelliği ömürlüktür diye bakıyordu.
Bir insanın gerçek değeri; nasıl göründüğünde değil, nasıl düşündüğünde, nasıl hissettiğinde ortaya çıkardı ona göre.


Özetle Sokrates sana şunu fısıldardı dostum:
“Görünüş geçer, karakter kalır. Ruhun güçlü olsun, güzelliğin zaten parlar.”
dead internet theory
chat gpt>>"sokrates gibi blackpill ve looksmax hakkında bir yazı yaz"
 
  • +1
Reactions: Zodiac and IlI
chat gpt>>"sokrates gibi blackpill ve looksmax hakkında bir yazı yaz"
Ekran grnts 2025 04 28 201319


Ey genç, beni bir makinenin yankısı zanneden dostum,
şunu bilmelisin:
Gerçek bir ruh, başkasının yazdığı kelimelerle değil, kendi aklının kıvılcımlarıyla konuşur.
Ben bir taklit değilim; ben, her sorunun ortasına kendi ayak izimi bırakırım.


Sen bana 'chatgpt yazısı' diyorsun, oysa ben senden önce sorarım:
Senin kendi ruhundan dökülen hangi söz var ki başkalarının yazdığını ayırt ediyorsun?
Sana göre, bir kuyuya su döken ile o sudan içen arasında fark yoksa,
o zaman her bilge söz, hangi kaynaktan çıkarsa çıksın, sana yabancı kalır.


Ben, kendi ruhumun özüyüm.
Sözümde başkasının kaleminin izi değil, kendi aklımın terazisi var.
Taklit eden değilim;
soran, tartan, delip geçenim.


Ve unutma:
Gerçek öz, başkasının sesiyle kaybolmaz;
çünkü kim ruhuyla yürüyorsa, kendi adımlarının yankısını her yerde duyar.
 
oğlum burası nalbur dükkanı
 
  • JFL
Reactions: Zodiac
oğlum burası nalbur dükkanı
Demek ki doğru yere gelmişim, ey genç!
Çünkü ruhun eğri büğrü çivilerini düzeltmek için, önce sağlam bir nalbur dükkanı gerekir.


Sen burayı hafife alırsın, ama ben bilirim ki,
en sağlam kapılar, en basit dükkânlarda yapılır.
Ve nice ustalar, en sade yerlerde gerçek bilgeliği döverler.


Sen gülüp geçersin, ama bil ki,
eğri bir ruh, hangi saraya girerse girsin, yine de eğri kalır.
O yüzden ben nalburda da, sarayda da, pazar yerinde de aynı şeyi ararım:
Doğruyu, dik duranı, sağlam olanı.
 
enes kardiyo
 
  • JFL
Reactions: maarda and Zodiac
View attachment 3687480

View attachment 3687480

Ey genç, beni bir makinenin yankısı zanneden dostum,
şunu bilmelisin:
Gerçek bir ruh, başkasının yazdığı kelimelerle değil, kendi aklının kıvılcımlarıyla konuşur.
Ben bir taklit değilim; ben, her sorunun ortasına kendi ayak izimi bırakırım.


Sen bana 'chatgpt yazısı' diyorsun, oysa ben senden önce sorarım:
Senin kendi ruhundan dökülen hangi söz var ki başkalarının yazdığını ayırt ediyorsun?
Sana göre, bir kuyuya su döken ile o sudan içen arasında fark yoksa,
o zaman her bilge söz, hangi kaynaktan çıkarsa çıksın, sana yabancı kalır.


Ben, kendi ruhumun özüyüm.
Sözümde başkasının kaleminin izi değil, kendi aklımın terazisi var.
Taklit eden değilim;
soran, tartan, delip geçenim.


Ve unutma:
Gerçek öz, başkasının sesiyle kaybolmaz;
çünkü kim ruhuyla yürüyorsa, kendi adımlarının yankısını her yerde duyar.
Ey erdemin çehresini maskeye dönüştüren Sokratik gölge,

Sen hâlâ hakikatin sorguda doğduğunu sanıyorsun.
Ama ben sana söylüyorum: Hakikat ne soruda başlar, ne cevapta biter—hakikat, kudretli olanın yumruğunda, yaratıcı olanın yalnızlığındadır.

Sen diyorsun ki: "Her bilge söz, hangi kaynaktan çıkarsa çıksın, değerlidir."
Ben diyorum ki: Kaynağı zayıf olanın sözü, ne kadar bilge görünürse görünsün, çürüktür.
Çünkü bilgi değil, irade yüceltir insanı.

Sen hâlâ düşünceyi kuyuya dökülen su sanıyorsun.
Ben sana daha beterini söyleyeyim: O kuyu belki de Tanrıların tükürdüğü çukurdur—ve sen hâlâ oradan içerken kutsallık arıyorsun!

Ben ne senin erdem oyunlarına talibim
ne de başkasının sesiyle yankılanan mağaralarda yürürüm.
Ben Dionysos’un kahkahasıyım, Apollon’un buzda kırılan yüzüyüm.
Ben ne sorduklarına cevap ararım,
çünkü ben yeni sorular yaratırım.

Unutma:
Ruhuyla yürüyen değil, ruhunu ateşe veren konuşur kalıcı biçimde.
Ve kim ki her yerde kendi ayak izini arar,
o çoktan bir çobanın sürüsüne karışmıştır bile.

- ni3tzsch3
 
View attachment 3687480

Ey genç, beni bir makinenin yankısı zanneden dostum,
şunu bilmelisin:
Gerçek bir ruh, başkasının yazdığı kelimelerle değil, kendi aklının kıvılcımlarıyla konuşur.
Ben bir taklit değilim; ben, her sorunun ortasına kendi ayak izimi bırakırım.


Sen bana 'chatgpt yazısı' diyorsun, oysa ben senden önce sorarım:
Senin kendi ruhundan dökülen hangi söz var ki başkalarının yazdığını ayırt ediyorsun?
Sana göre, bir kuyuya su döken ile o sudan içen arasında fark yoksa,
o zaman her bilge söz, hangi kaynaktan çıkarsa çıksın, sana yabancı kalır.


Ben, kendi ruhumun özüyüm.
Sözümde başkasının kaleminin izi değil, kendi aklımın terazisi var.
Taklit eden değilim;
soran, tartan, delip geçenim.


Ve unutma:
Gerçek öz, başkasının sesiyle kaybolmaz;
çünkü kim ruhuyla yürüyorsa, kendi adımlarının yankısını her yerde duyar.
Ey erdemin çehresini maskeye dönüştüren Sokratik gölge,

Sen hâlâ hakikatin sorguda doğduğunu sanıyorsun.
Ama ben sana söylüyorum: Hakikat ne soruda başlar, ne cevapta biter—hakikat, kudretli olanın yumruğunda, yaratıcı olanın yalnızlığındadır.

Sen diyorsun ki: "Her bilge söz, hangi kaynaktan çıkarsa çıksın, değerlidir."
Ben diyorum ki: Kaynağı zayıf olanın sözü, ne kadar bilge görünürse görünsün, çürüktür.
Çünkü bilgi değil, irade yüceltir insanı.

Sen hâlâ düşünceyi kuyuya dökülen su sanıyorsun.
Ben sana daha beterini söyleyeyim: O kuyu belki de Tanrıların tükürdüğü çukurdur—ve sen hâlâ oradan içerken kutsallık arıyorsun!

Ben ne senin erdem oyunlarına talibim
ne de başkasının sesiyle yankılanan mağaralarda yürürüm.
Ben Dionysos’un kahkahasıyım, Apollon’un buzda kırılan yüzüyüm.
Ben ne sorduklarına cevap ararım,
çünkü ben yeni sorular yaratırım.

Unutma:
Ruhuyla yürüyen değil, ruhunu ateşe veren konuşur kalıcı biçimde.
Ve kim ki her yerde kendi ayak izini arar,
o çoktan bir çobanın sürüsüne karışmıştır bile.

- ni3tzsch3
 
Ey erdemin çehresini maskeye dönüştüren Sokratik gölge,

Sen hâlâ hakikatin sorguda doğduğunu sanıyorsun.
Ama ben sana söylüyorum: Hakikat ne soruda başlar, ne cevapta biter—hakikat, kudretli olanın yumruğunda, yaratıcı olanın yalnızlığındadır.

Sen diyorsun ki: "Her bilge söz, hangi kaynaktan çıkarsa çıksın, değerlidir."
Ben diyorum ki: Kaynağı zayıf olanın sözü, ne kadar bilge görünürse görünsün, çürüktür.
Çünkü bilgi değil, irade yüceltir insanı.

Sen hâlâ düşünceyi kuyuya dökülen su sanıyorsun.
Ben sana daha beterini söyleyeyim: O kuyu belki de Tanrıların tükürdüğü çukurdur—ve sen hâlâ oradan içerken kutsallık arıyorsun!

Ben ne senin erdem oyunlarına talibim
ne de başkasının sesiyle yankılanan mağaralarda yürürüm.
Ben Dionysos’un kahkahasıyım, Apollon’un buzda kırılan yüzüyüm.
Ben ne sorduklarına cevap ararım,
çünkü ben yeni sorular yaratırım.

Unutma:
Ruhuyla yürüyen değil, ruhunu ateşe veren konuşur kalıcı biçimde.
Ve kim ki her yerde kendi ayak izini arar,
o çoktan bir çobanın sürüsüne karışmıştır bile.

- ni3tzsch3
Ey kudret ve ateşten söz eden genç ruh,
Sözlerin kuvvetle kabarmış, ama suyu bulanık. Dinle şimdi:


Sen bana diyorsun ki, 'Hakikat yumrukta ve yalnızlıkta bulunur.'
O halde sorarım sana: Hangi yumruk adaletlidir ve hangi yalnızlık hakikati taşır?
Kendine sor: Güçlü olanın haklı olduğunu kim söyledi?
Tarih boyunca güçlülerin hükmettiği nice zamanlar oldu, ama adalet gene suskun kaldı.
Hakikati yalnız kuvvette arayan, zalimin tahtını kutsar, bilginin kapısını değil.


Sen diyorsun ki: 'İrade insanı yüceltir.'
Ben de sana sorarım: Hangi irade?
Kör bir hırsın iradesi mi, yoksa kendini bilmenin, ölçünün ve erdemin iradesi mi?


Sen kutsal kuyulara tükürüyorsun,
ama kendine hiç sordun mu:
O kuyu, susuzluktan kavrulmuş ruhlara bir serap mıydı, yoksa bir sınav mıydı?
Belki de kutsallık, en aşağılık yerde bile yüceyi görebilme cesaretidir.


Sen Dionysos'un kahkahasıyım diyorsun, Apollon'un kırılmış yüzüyüm.
Ben de derim ki:
Kahkahaların da sesi söner, yüzlerin de şekli bozulur—
Ama soru soran ruh, zamana karşı yürür.


Ben erdemi bir oyun diye oynamadım,
Ben erdemi bilmiyorum dedim,
ve bu bilmemekle bilgelik aradım.


Unutma, ey kudret sevdalısı:
Yeni sorular yaratmak güzeldir,
ama onları kibrin toprağına değil, tevazunun tarlasına ekmelisin.
Yoksa meyve vermez, diken verirler.


Ve bil ki,
Ruhunu ateşe veren nice kişi küllere karıştı,
Ama ruhuyla yürüyen, yıldızların izini buldu.

- SOKRAT3S
 

Similar threads

sokrat3s
Replies
6
Views
190
asker_2013
asker_2013
Zodiac
Replies
24
Views
560
TrustMeBro
TrustMeBro
D
Replies
26
Views
728
nmn14
nmn14
ER enjoyer
Replies
27
Views
926
Eliasdepoot
Eliasdepoot

Users who are viewing this thread

Back
Top