D
Deleted member 145462
Iron
- Joined
- Apr 25, 2025
- Posts
- 53
- Reputation
- 52
Bölüm: Takıntı
Bir gün Atina’nın ünlü gimnasionu’nda gençler kaslarını ve boylarını metrenin ucuna koyup hava atıyorlardı. Uzun boyunu, düz omzunu, parlayan kaslarını övmeden duramıyorlardı. Sokrates, üretken sorgulamalarıyla meşhur olduğu gibi, pabuçlarıyla salona girdi; gömleği buruşuk, saçları dağınıktı. Gençler gülüştü:
Sokrates önce sessizce etrafına baktı, sonra bir taş aldı ve en uzun gencin ayakucuna bıraktı:
Gençler şaşkın şaşkın bakarken Sokrates devam etti:
Gençler taşın üzerinde bir süre düşündü; sonra Sokrates’in mizahını fark edip gülüştüler. O günden sonra gimnasionu’nda bazıları “acıktıkça taş al” diyerek espri yapar, Sokrates’in ruh ölçüsünü anımsardı. Böylece “takıntı”larını biraz gevşetip, içlerindeki değere bakmayı öğrenmiş oldular.
Bir gün Atina’nın ünlü gimnasionu’nda gençler kaslarını ve boylarını metrenin ucuna koyup hava atıyorlardı. Uzun boyunu, düz omzunu, parlayan kaslarını övmeden duramıyorlardı. Sokrates, üretken sorgulamalarıyla meşhur olduğu gibi, pabuçlarıyla salona girdi; gömleği buruşuk, saçları dağınıktı. Gençler gülüştü:
“Üstat, gel bakalım metreye, hadi göreyim seni de! 1,80’in altındayım deme!”
Sokrates önce sessizce etrafına baktı, sonra bir taş aldı ve en uzun gencin ayakucuna bıraktı:
“Bu taşı ölçer misiniz bakalım? Ayakucuna konan her şey, boyunuz ne kadar yüksek olursa olsun, sizi hâlâ yere bağlar.”
Gençler şaşkın şaşkın bakarken Sokrates devam etti:
“Âdemoğlu, bedenini öne çıkarıp ‘bakın ne kadar uzun, ne kadar kaslıyım!’ diye bağırırsan, başın göğe çıkar; ama rüzgârda kırılmaya en çok göğe havalanan dal kurur.
Ruhunu ölçmek istiyorsan, erdemin cetveliyle tart—ya cesareti, ya sabrı, ya da merhameti. Zira bunlar öyle metreyle ölçülmez; uzunlukları içlerinin derinliğidir.
Siz hep dış görünüşünüzle övünürsünüz,
ama kimse kirli gömleğinize değil, temiz kalbinize bakmaz.
Bir heykelin boyunu uzatırsınız,
ama içine ruh koymayı unutursunuz.
Öyleyse gelin, gördüğünüz o dış formu bir kenara bırakın; asıl takıntınız, ruhunuzun çıplak hâli olsun.
Onu cilalayın, ona dikkat edin—beden dünden beri gözler önünde, ama ruh bugüne kadar fazla ihmal edildi.”
Gençler taşın üzerinde bir süre düşündü; sonra Sokrates’in mizahını fark edip gülüştüler. O günden sonra gimnasionu’nda bazıları “acıktıkça taş al” diyerek espri yapar, Sokrates’in ruh ölçüsünü anımsardı. Böylece “takıntı”larını biraz gevşetip, içlerindeki değere bakmayı öğrenmiş oldular.