Neokrinshaaa
Iron
- Joined
- Nov 20, 2024
- Posts
- 2
- Reputation
- 5
Ocak ayından bir günü alalım ve sabaha karşı üçte uyandığımı ve karın yağmakta olduğunu gördüğümü varsayalım. Sobamı yakıyorumve üzerine bir tencere su koyuyorum. Su kaynamaya başladığında üzerine yulaf döküyorum ve pişene kadar birkaç dakika karıştırıyorum. Sonra tencereyi sobanın üzerinden alıp içine birkaç kaşık şeker ve toz süt koyuyorum. Yulaflar soğurken haşlanmış soğuk tavşan eti yiyorum. Sonra yulafları yiyorum, birkaç dakika açık sobanın önünde oturup ateşin sönüşünü seyrediyorum, sonra üzerimdekileri çıkarıp tekrar yatağa ve uyumaya dönüyorum. Uyandığımda güneş yeni doğmakta oluyor. Yataktan çıkıp hemen giyiniyorum çünkü kulübenin içi soğuk. Giyinmeyi tamamladığımda ortalık biraz daha aydınlanıyor ve karın artık yağmadığını ve gökyüzünün açık olduğunu görüyorum. Kar yeni yağmış olduğundan tavşan avı için iyi bir gün olacak. Eski, emektar tek atımlık 22 mm tüfeğimi duvardan alıyorum. Küçük ahşap 16’lık mermi kutusunu, ateş yakmam gerekebileceği için birkaç kibriti cebime atıyorum ve kemerime bir bıçak bağlıyorum. Sonra kar ayakkabılarımı giyip yola çıkıyorum. İlk olarak tepenin üzerine çıkmak için sert bir yokuş ve sonra avlanmak istediğim kontorta çamlarına kadar düz bir yürüyüş var. Çamlarda biraz ilerledikten sonra bir kar tavşanının izlerine rastlıyorum. Dönüp giden izleri bir saat civarı takip ediyorum. Sonra bir anda, diğer her yeri beyaz olan kar tavşanının siyah gözlerini ve kulağının siyah ucunu görüyorum. Genelde ilk önce gördüğünüz, gözler ve kulağının siyah ucudur. Tavşan beni dalların ve çam ağaçlarından yeni düşmüş yeşil iğnelerin arkasından izler. Tavşan 12 metre ötemdedir ve dikkatli bir şekilde beni izliyordur, o yüzden daha fazla yaklaşmaya çalışmam. Fakat yine de daha iyi bir açıdan vurmak için yerimi değiştirmem gerekir –çünkü en küçük bir dal parçası dahi 22’lik bir mermiyi ıskaya yol açacak şekilde yolundan saptırır. İyi bir vuruş yapmak için yere rahatsız bir pozisyonda uzanmam ve dizimi tüfeğin kabzası için destek olarak kullanmam gerekir. Tavşanın başının üzerine,gözünün tam arkasındaki bir noktaya doğru nişan alırım … sabit dur … bum! Tavşan başından vurulmuştur. Böyle bir vuruş tavşanı anında öldürür fakat tavşanın arka ayakları birkaç dakika boyunca şiddetli bir şekilde sallanır, bu yüzden tavşan karın üzerinde seker. Tavşanın sallanması bittiğinde ona doğru giderim ve tamamı ile ölmüş olduğunu görürüm. Yüksek sesle: “Teşekkürler Tavşan Dede”derim. Tavşan Dede tüm kar tavşanlarının ruhları için icat ettiğim bir tür yarı tanrıdır. Birkaç dakika boyunca tamamı ile beyaz olan kara ve çam ağaçlarından süzülen ışığa bakarım. Sessizliği ve yalnızlığı hissederim. Burada olmak güzeldir. Bazen tepenin yamaçlarında kar motoru izleri görürüm, fakat şuanda içinde bulunduğum ormanda, büyük hayvanlar için olan av sezonu kapandığında, burada bulunduğum tüm yıllar boyunca tek bir ayak izine bile rastlamamışımdır. Cebimden düğümlü iplerden birini çıkarırım. Tavşanın boynuna ipi geçirip diğer ucunu elime dolarım. Daha sonra başka bir tavşan izi bulmak için bakınmaya başlarım. Üç tane tavşan avladığımda eve doğru yola çıkarım. Eve vardığımda altı yedi saat dışarıda geçirmiş olurum. İlk işim tavşanların derisini yüzmek ve iç organlarını çıkarmaktır. Karaciğerleri, kalpleri, beyinleri ve başka bağlantılı parçaları bir kabın içine koyarım. Karkasları tentenin altına asar ve birkaç patates ve yabani havuç almak için kökleri sakladığım kilerime giderim.Bunları yıkadıktan sonra ve başka bir takım işlerden sonra odun kırmak ya da içme suyu için eritmek üzere kar toplamak tencereyi kaynamak üzere sobanın üzerine koyarım ve uygun zamanda, kurutulmuş yabani otları, yaban havuçlarını, patatesleri ve tavşanların karaciğerlerini ve diğer iç organlarını tencereye eklerim. Tam olarak piştiklerinde hava kararmaya başlamıştır. Güvecimi kerosen lambamın ışığında yerim. Ya da tasarruf yapmak istiyorsam, sobamın kapağını açıp ateşin başında yerim. Bir avuç kuru üzümle yemeğimi bitiririm. Yorulmuşumdur fakat huzurluyumdur. Sobanın açık kapağı önünde bir süre daha durarak oturmaya devam ederim. Biraz okurum belki. Ya da yatağımda yatar ve bir süre sobanın açık kapısından yanmakta olan ateşi izlerim. Ya da yatağımda uzanıp duvara vuran ışıkları izlerim. Uykum geldiğinde elbiselerimi çıkarıp, battaniyenin altına girer ve uykuya dalarım.